Münih Gezi Rehberiniz

Selamlar arkadaşlar;
Avrupa ülkeleri gezileriniz için rehber olmasını planladığım ve amaçladığım yazı dizimin 2.si olan; Almanya’nın en büyük ve en zengin üçüncü kenti olmanın yanı sıra Bavyera eyaletinin de başkenti olan “Münih Gezi Rehberi” adlı yazıma hoş geldiniz.
Münih, Almanya’nın en büyük ve en zengin 3. Şehridir. Gittiğiniz tarihlere göre sizleri dünyaca ünlü festivalleri ile karşılayacak olan bu eğlenceli şehri gezip görmek ve tarihi dokusunu hissetmek, herkesin hakkı.
Bu yazımda da diğer yazılarımda olduğu gibi, Münih Cafe ve restoranlarını anlatmaktan ziyade; Münih’in tüm dünya için korumuş olduğu ve hala da yaşatmaya devam ettiği kültürel miraslarını sizlere anlatmayı daha doğru buluyorum.
Yakın bir zaman olan 21 Şubat 2023 tarihinde yani yaklaşık 1 ay önce Münih seyahatimden önce, Münih ile ilgili özellikle gezilecek tarihi yerleri ile ilgili bir araştırma yaparken beynim yandı diyebilirim. Evet çok fazla seyahat edilecek, görülmesi gereken yerleri var fakat tüm bilgiler çok karışık ve düzensiz bir şekilde yazıldığı için çok anlaşılır bulmadım. Münih uçağında iken, döndüğümde yapmam gerekenler listeme Münih ile ilgili dolu dolu ve anlaşılır bir yazı yazmayı ekledim.
Eminim Münih’e bir seyahat planınız varsa ve şu an bu yazıyı okuyorsanız, başka bir araştırma veya gezi yazısı araştırması yapma ihtiyacı hissetmeyeceksiniz.
Bu yazımda sizler için Münih’e indiğinizde işinize yarayacak olan “Münih’te şehir içi ulaşım”, ”Münih’te nerede kalınır?”, “Münih festival zamanları”, “Münih’te gezilecek yerler” ve Münih’in dokusu ile ilgili önemli bilgiler paylaşıyor olacağım. Umarım seyahatinizden önce bu yazıyı okuyor olursunuz ve seyahatinizde çektiğiniz fotoğraflara beni de etiketler, mutluluğunuza ortak edersiniz…
21 Şubat’ta Münih’e gittiğimde hiç beklemediğim ve benim için büyük bir sürprizi de size anlatacağım. Öyleyse yazımıza Münih’i ve tarihini tanıyarak başlayalım ki; Gezdiğimiz ve gördüğümüz yerleri de anlayabilelim. Yok ben sadece oraya gidip sosyal medya hesaplarım ve çevrem için fotoğraf çekinmek istiyorum diyorsan o ayrı… :)
Münih / München Hakkında Genel Bilgiler

Münih’e gidebilmek için; Öncelikle Türk Vatandaşı iseniz ve T.C. Pasaportunuz varsa, Almanya turistik vize veya Almanya Schengen Vize sahibi olmanız gerekmektedir. Almanya turistik vizesi alabilmek için neler yapmanız gerektiğine, sizler için hazırladığımız Almanya Turistik Vize adlı yazımızdan öğrenebilirsiniz.
Almanya’nın en büyük şehirlerinden bir olan Münih’e her yıl binlerce turist gitmektedir. Dünyanın her yerinden ve Türkiye’den de Münih’e her gün uçuş vardır ve ortalama varış süresi uçak ile 2 saat 40 dakika sürmektedir.
Münih, Bayern’in başkentidir. Bayern, Almanya’nın güneydoğusunu kaplayan en büyük eyaleti diyebilirim. Pek çok uygarlığa ev sahipliği yapmış olan Münih; Almanca ismi München’dir. Münih ismi de, “Keşişlerin Yeri” anlamına gelen “Münichen”’den gelmektedir. Münih’i ziyaret eden insanların, mimari yapısına hayran kaldığını sıkça duyabilirsiniz.
Aynı zamanda Münih’te gotik yapıların ilk örneklerini de göreceksiniz.
Şimdi bütün bu bilgileri, gezilecek tarihi turistik yerler üzerinden anlatmaya başlayalım.
Münih Havaalanından Şehir Merkezine Nasıl Gidilir?

Münih Havaalanı, şehir merkezine ortalama 30 km uzaklıktadır. Münih’te ulaşım, Berlin ve Avrupa’nın bir çok şehri gibi ulaşım çok kolay ve kullanışlıdır. Münih Havaalanı’ndan Münih’in merkezine; Taksi, metro, otobüs veya tramvay ile gitmeniz mümkün. Dilerseniz havaalanından araç ta kiralayabilirsiniz. Münih’i rahatça gezmek dolaşmak isteyenlere tavsiyem; Havaalanında iner inmez yapmaları gereken ilk şey olarak bir şehir içi ve şehirler arası otobüs, tren ve tramvay hatlarını gösteren harita edinmeleridir. Zaten Avrupa’nın bir çok yerinde bu haritalar ücretsiz olarak verilmektedir. Haritayı dikkatli bir şekilde anladığınızda, aslında ne kadar zekice ve basitleştirilmiş biri ulaşım ağı kurduklarını görürsünüz.

Münih Şehir İçi Ulaşım
Münih, toplu taşıma araçlarını en rahat şekilde kullanabileceğiniz ve her yere rahat bir şekilde ulaşım sağlayabileceğiniz bir şehirdir.Şehir içi ulaşım için metro, tramvay, otobüs veya taksi gibi seçenekler bulunmaktadır. Eğer bisiklet binmeyi seviyorsanız, bu seçenekte mümkün.
Münih’te şehir içi ulaşım olarak otobüsü tercih ediyorsanız oldukça konforlu olduğunu göreceksiniz. Bilet alırken alacağınız bilet türünü tek kullanımlık, 3 kullanımlık, gün boyu gibi seçenekler ile alabilirsiniz. Hatta 3 günlük, 1 haftalık kullanımları da mevcut. Biletlerinizi alırken Almanca veya İngilizce bilme zorunluluğunuz yok. Çünkü bilet alabileceğiniz matiklerde Türke dil seçeneği de mevcut.
Bir diğer şehir içi ulaşım imkanı ise taksilerdir. Baştan şunu söylemeliyim ki; Sınırlı bir bütçeniz var ise, taksi kullanmanızı pek önermem. Aslında Avrupa’da yaşayan veya Amerika gibi parasının güçlü olduğu ülke vatandaşları için pahalı değil fakat bizim para birimimize kıyasladığımızda bütçenizi biraz zorlayabilir diyebilirim.

Bir diğer ulaşım seçeneğimiz ise metrodur. Münih şehir içi veya şehirler arası ulaşımda metro ağı da oldukça kullanışlıdır. Söylediğim gibi yapmanız gereken bir harita edinmek ve dikkatli bir şekilde kahvenizi yudumlar iken haritayı incelemek. Başta karışık gelen harita, anladığınızda oldukça basit gelecektir ve şehrin tadını dilesiye çıkarman için harika bir yol arkadaşı olacaktır. Münih’te metrolar 2’ye ayrılmaktadır. S-bahn’lar yer üstünde giden metrolar iken, U-bahn’lar yer altından gitmektedir. Metro kullanmak için de yine günlük, haftalık veya seyahat durumunuza göre aylık biletler satın alabilirsiniz.

Münih’e hangi tarihlerde gidilir?
Bana sorarsanız Avrupa her mevsimde ayrı güzel. Bu biraz da nasıl havaları sevdiğiniz ile alakalı diyebilirim. Ama genel anlamda karasal iklime sahip olan Münih, serin ve yağış alan bir şehirdir. Ağustos ayında yılın en sıcak ayı yaşanmaktadır. Eğer yürüyerek bir çok yeri keşfetmek istiyorum diyorsanız mayıs ve kasım arası için seyahat planı yapmanızı tavsiye ederim. Siz yine de gitmeden önce hava durumuna bakıp yanınıza ona göre kıyafet almayı lütfen unutmayın.
Münih’te hangi festivaller ne zaman yapılır?

İşte en sevdiğim bölümlerden birine geldik arkadaşlar. Münih denince akla genelde kocaman bardakta içebileceğiniz Alman biraları ve festivalleri geliyor. Çok ta haklısınız. En son yaptığım Münih seyahatimde kaldığım otele yerleştikten sonra çıkıp bir şeyler yiyip gezineyim dedim. Karlsplatz’a yaklaşırken meydandan gelen gümgür gümbür müzik ziyafetine doğru yürüdüm. Karsplatz meydanda bir festival olduğunu gördüm. Hem de ne festival… Canlı müzik eşliğinde binlerce farklı tasarlanmış konseptli kostümler ile dolaşan ve bira içip dans eden neşeli insanlar. Kalsplatz meydanına kurulmuş devasa bir sahne, meydandan Oberpollinger’e doğru alışveriş merkezleri ile dolu olan cadde üzerine kurulmuş bira tezgahları, şekerleme tezgahları… Muhtemelen bilseydim seyahat planımı 1 gün öncesinde gidecek şekilde ayarlardım. Ama bundan sonraki seyahat planlarımda bu tarihlere de dikkat edeceğim. Sizler için de Münih’te yapılan geleneksel festivalleri buraya yazıyorum arkadaşlar. Yorgun olmama rağmen oldukça eğlendim diyebilirim.
Münih Festivalleri

-Oktoberfest (Eylül- Ekim)
Oktoberfest, her eylül ayının son günleri ve ekim aynın ilk günlerinde düzenlenen, yaklaşık iki hafta süren, her yıl ortalama 6 milyon kişinin katıldığı bir festivaldir. Münih’in en ünlü festivali olan Oktoberfest döneminde, şehrin sokaklarına ortaçağ kalelerine benzeyen renkli çadırlar kurulur ve insanlar buralarda bira içip yemek yerler. Festival kapsamında kavrulmuş sosisli sandviçler satılır. Gece geç saatlere kadar insanlar dans ederler ve çeşitli sokak yarışmaları düzenlenir. Oktoberfest Münih’te kutlandıktan sonra, dünyanın dört bir yerinde de Münihte yapılan Octoberfest model alınarak kutlanır.

-Munchener Fruhlingsfest (Nisan-Mayıs)
Avrupa’nın en çok festival yapan şehirlerinden biri olan Münih; Bahar şenliği anlamına gelen Munchener Fruhlingsfest’i nisan ayının ortasından, mayıs ayının başlangıcına dek ortalama 2 hafta boyunca baharın gelişini kutluyor. Festival ücretsiz olup her yıl bölge halkının ve turistlerin ciddi katılımını alıyor. Etkinlik; Mini el topları ile havaya ateş etme ile birlikte harika bir geçit töreni ile açılıyor. Festival boyunca sokaklarda bira fabrikalarının süslü at arabalarını görmek mümkün ve festival alanındaki tüm satıcılar geleneksel giyimli satıcıları ile tam bir Bavyera ruhunu katılımcılarına hissettiriyor.
Diğer festivaller’de aşağıdaki gibidir. Dilerseniz araştırabilirsiniz.
-TollWood Winterfest (Kasım-Aralık)
-Filmfest München (Haziran-Temmuz)
-Mincher Perfestspiele Festival (Haziran- Temmuz)
Münih'te Gezilecek Yerler

Şimdide, hepinizin merakla beklediği bölüm olan, Münih’te gezilecek yerler adlı bölüme geldik arkadaşlar. Ne yaptık? Almanya’ya gelmek için Almanya turistik vize veya Almanya Schengen vizesi aldık, Münih’e uçak biletimizi aldık ve geldik. Öyleyse spor ayakkabılarınızı giyin ve sizleri biraz gezdireyim. Yorulup arada bir soluklanmak isteyenler bu güzel Münih yazısı yanı sıra kahvelerini yudumlayabilirler… Öyleyse başlayalım…
Marienplatz

Münih Gezi Rehberiniz yazımda, Münih’te gezilecek yerler listeme şehrin kalbi olan Marienplatz’tan başlamak istiyorum. Çünkü bende Münih’i gezmeye buradan başladım. Meydanda Münih’in en güzel restoran ve kafelerinden tutun, barlarını da bulmak mümkün.
Yerli veya yabancı halkın genelde buluşma yeri olan meydan, bir çok festival ve konsere de düzenli aralıklar ile ev sahipliği yapıyor. Meydan, konumu gereği bir çok tarihi yere de yakın diyebilirim. Bu nedenle gezinizi buradan başlatabilir, eğer öğle saatlerinde burada iseniz, öğlen yemeğinizi burada yiyip, kahvenizi Münih’in en güzel yapıları arasında içebilirsiniz.
Bu Meydanda görebileceğiniz birden fazla ilgi çekici yapı mevcut. 1158 Yılında meydan, suçluların cezalandırıldığı ve idam edildiği bir yer imiş. MarienPlatz’a gittiğinizde Bakire Meryem Heykeli’ni de görebileceksiniz.
Bu caddede yer alan bir diğer önemli yapı ise; Altes Rathaus (Eski belediye binası), Neues

Rathaus (Yeni Belediye Sarayı) ve St. Peter Kilisesi vardır.
Meydanın en dikkat çekici yapısının, oldukça heybetli bir görüntüye sahip olan Yeni Belediye Binası olduğunu düşünüyorum. Binanın ilginç bir yanı var; Neo-gotik mimariye eklenmiş Glockenspiel adındaki saat kulesi. Günde 3 kere olmak üzere; (11:00, 12:00 ve 17:00) Münih’te yaşayan ve şehri ziyaret etmek için gelen turistlere bir show sunmakta. Birden 43 çan çalmaya başlıyor ve içinden 43 figür çıkarak yerel halkın iyi bildiği 2 olayı sahneliyor. Olaylardan biri; Münih’in ilk bira evinin sahibi olan Dük Wilhelm V’in düğünü. İkincisi ile, bir veba salgınını konu ediyor. Tabii bu gösteri sırasında dans ve müziği de gösterinin bir parçası haline getirerek. Bu ikincisi çok ilgimi çekti ve araştırdığımda öğrenmki; 1800 yıllarda ciddi bir veba salgını yaşanmış. O dönemde bira fıçısı yapan insanlar, sokakta dans ederek halkı eğlendirmeye, onlara moral vermeye çalışıyorlarmış. Gösteriler ortalama 10-15 dakika kadar sürüyor ve bu sürede insanlar müzik eşliğinde dans ediyorlar.
Avrupa’nın neresine giderseniz gidin, insanların tarihlerinde yaşadıkları en ufak şeyi dahi unutmamaları için tüm miraslarını koruduklarına şahit oluyorsunuz. Belki de bu yüzden çok güçlüler.. Ne dersiniz?

ST. Peter’s Church (St. Peter’s Kilisesi)
Kiliseler ve müzeler şehri olarak düşündüğüm Münih’te küçüklü büyüklü yüzlerce kilise göreceksiniz. Her biri birbirinden değerli ve mimarisi ile göz dolduruyor.
En beğendiklerimden bir tanesi de, St Peter’s kilisesidir. St.Peter’s Kilisesi, 1158 yılında inşa edilmiş aslında fakat 1327 yılında çıkan büyük yangında kilisenin kulesi dışında her yeri yandığı için kilisenin yerine gotik bir yapı inşa edilmiş. 17 yy’da Rönesans tarzına göre tek külahlı bir kule yapılmış fakat 2. Dünya savaşında burası da savaştan ciddi anlamda nasibini alıp zarar görmüş.

Viktualienmarkt (Pazar Yeri)
Marienplatz’a yürüme mefasinde olan Viktualienmarkt, Münih’in en tanınmış Pazar yeri. 22.000 metrekarelik bir alana kurulmuş bu Pazar yerinde sebzecisinden, şarküterine, balıkçısına ne ararsanız var. Aynı zamanda Münih’e özgü tüm yemekleri oturup yiyebileceğiniz yerler de mevcut. Burası bir Pazar yeri evet ama Pazar yerinin tüm çevresini birbirinden değerli sanatçıların birbirinden güzel heykelleri ile çevrili olduğunu görmek harika bir duygu diyebilirim. Evet yanlış duymadınız arkadaşlar. Pazar yerleri bile bu şekilde.

Frauenkirche (Münih Katedrali)
Münih, aynı zamanda bir katedraller şehridir diyebiliriz. Tarihi ile en çok ilgimi çeken ve hatta bir olay yaşanmış ki burada, sanat sever iseniz içiniz burkulabilir. Marienplatz’dan yürüyerek birkaç sokak ileride karşınıza çıkan bu heybetli ve bir o kadar da kasvetli olan yapı, yine gotik mimarisi ile dikkat çekiyor. 1468 de inşa edilmiş olan yapının içine girdiğinizde, yerlerden kubbelerine dek devam eden altın yapılı süslemeleri ve motifleri ile oldukça ilginç. Biraz daha içerisinde devam ettiğinizde şeytanın ayak izi’ni görebilirsiniz.
Hikayesi; Kilise yapılırken şeytan, oraya bir dini yapının yapılmasına karşı imiş ve insan kılığına girip gelmiş. Kilisenin içerisine camların yapılmasını istemiyormuş. İçeri girdiğini gören kilisenin mimarı ise, şeytanın olduğu yerden göremeyeceği yere camları yerleştirmiş ve bunu gören şeytan estirdikçe estirmiş. O gün bu gündür, gittiğinizde de fark edeceksiniz, kilisenin olduğu sokakta sürekli esen bu rüzgarı, şeytanın o zamanki esip kükremesine bağlarlar.
Ama asıl çok üzüldüğüm olay şu ki; 2. Dünya savaşı sırasında ciddi bir bombardıman yaşamış olan kilise yerle bir olmuş. Yerle bir olurken içinde neler yerle bir olmuş derseniz, ünlü org yapımcısı Gottfried Silbermann’ın son eseri olan ve ilk kez Johann Sebastian Bach tarafından çalınan org’da bu bombardıman sırasında kilise ile birlikte yerle bir olmuştur.
Alman hükümeti savaşın acı tarafının unutulmaması adına yıllarca harabe bir şekilde kiliseyi bırakmışlar fakat 90’lı yıllarda yeniden inşa etmişler.

Englischer Garten (İngiliz Bahçesi)
Buraya, Münih merkezden otobüs veya metro ile ortalama 20 dakikada gelebilirsiniz. Kesinlikle görmeden dönmeyin diyebileceğim bir yer. Şehrin tam göbeğinde, dünyanın en büyük parklarından olan Central Park’ı bile arkasında bırakan English Garden 5,5 kiometrelik bir genişliği ile içerisinde koşu veya yürüyüş yapabileceğiniz, piknik yapabileceğiniz, güzel havalarda çimlere uzanıp üzerinizdeki negatif enerjiyi atabileceğiniz olağanüstü güzellikte bir yer. Bira içmeyi sevenler için birbirinden güzel bira bahçeleri…
Englischer Garten’da 3 tane büyülk bira evi bulunuyor. China Tower (Çin Kulesi), 2500 kişilik, Hirschau Bira Bahçesi ve daha küçük olan Aumeister Bira Bahçesi. Englischer Garten’IN TAM ortasında bulunan Seehaus (göl evi)’nde yemek te yiyebilirsiniz ayrıca.
Spor yapmaktan hoşlanıyorsanız, burası sizin uğrak noktanız olabilir. Çünkü burası koşucuların, bisikletçilerin, ip yürüyüşçülerinin, frizbi oynayanların, amatör futbolcuların ve bahçenin güneyinde yer alan Eisbach’taki profesyonel sörfçülerin uğrak yeri…
Aileniz ve çocuklarınız için gittiyseniz, Englischer Garten’ın kuzeryinde bir göl var. Burada yüzemezsiniz ama kayık veya pedallı botlar ile gölde gezebilirsiniz.

Hofgarten
Yazın gittiğinizde oldukça keyif alabileceğiniz bir yer olduğunu düşünüyorum. 1613 ile 1617 yılları arasında Bavyera Seçmeni tarafından İtalyan Rönesans bahçesi tarzında inşa edilmiş olan Hofgarten, sekizgen bir yapıya sahiptir. Tapınağı oluşturan 8 kemerin her biri başka bir yöne doğru gidiyor. Bahçenin merkezinde ise, 1615 yılında yaşlı Heinrich Schön tarafından inşa edilen Tanrıça Diana için bir tapınak mevcut. Mutlaka Münih’te görülmesi gereken bir yer olarak düşündüğüm bir yer…

Olympiapark (Münih Olimpiyat Parkı)
Münih’lilerin favori aktivite mekanı olan Olympiapark, yeşilin her tonunu görebileceğiniz, Münih’i kuşbakışı izleyebileceğiniz, bir çok aktivitenizi gerçekleştirebileceğiniz bir yerdir.
Burada bisiklet sürebilir, kayık ile gezebilir, yüzme havuzunda yüzebilir, mini golf sahasında golf oynayabilir, paten kayabilirsiniz.
Tüm Münih’i izlemek izlerseniz, burada bulunan Olympic Tower’a cüzi bir ücret ödeyerek çıkabilirsiniz.

Nymphenburg Sarayı
Barok stili sever misiniz? Cevabınız evet ise; İşte karşınızda, Avrupa’nın en büyük barok stilinde inşa edilmiş saraylarından biri olan Nymphenburg Sarayı; 1664 yılında Ferdinand Maria tarafından oğlunun doğumu için eşine hediye olarak yaptırılmıştır. Oğulları daha sonrasında sarayı oldukça genişletmiş tabii ki.
Şehir merkezinden tramvay ile buraya gelip görebilir, bahçesinde kuğuları ve ördekleri izleyebilirsiniz.
Nymphenburg Sarayı’nı kombine bilet alarak tüm bölümlerini gezebilir, veya sadece belirli bölümleriniz görmek istiyorsanız kısıtlı bilet satın alabilirsiniz. Saray büyük bir kompleksten oluştuğu için, size tavsiyem kombine bilet almanız ve en az 3 saatinizi buraya ayırmanızdır.

BMW Museum
Hepimizin tüm arabalarına hayranlık beslediği ve beğendiği BMW’nin kalbi desem ne dersiniz? Zaten açılımı da; Bayrische Motorrad Werkstatt yani Bayern Motor Atölyesi’dir.
Araba tutkunu iseniz, tartışmasız ilk gideceğiniz yer burası olabilir. Herkes kilise veya katedral gezmek zorunda değildir tabii ki.
Alman teknolojisi dendiğinde aklımıza ilk olarak sağlamlığı gelmektedir. Bu da işlerini ne kadar düzgün ve özen ile yaptıklarını tüm dünyaya gösterme şeklidir diyebilirim.
Bu müzede, aynı zamanda BMW’nin tarihini de size yaşatıyorlar. İlk günden bu güne yaptıkları arabalar değil, parçalarını dahi nasıl geliştirdiklerini tarihsel bir yapı ile görebilirsiniz.
Söylediğim gibi, BMW seviyorsanız yada araba tutkunu iseniz, tartışmasız burayı görmelisiniz.
Müzenin dışı da ayrı bir ilgi çekici diyebilirim. Gümüşten yapılı çanağı andıran bir bina. Ama içindekiler tek kelime ile harika..
Müzeyi gezerken öğrendim ki; Aslında her rengin bir anlamı varmış. Bunu şimdiye kadar hiç duymamıştım. Mavi, gökyüzünü, beyaz uçak pervanesini anımsatmak için yapılmış. Şimdi size daha ilginç bir şey söylesem? Bmw’nin aslında uçak yapılmak için kurulduğunu söylesem? Evet bende çok şaşırdım. Bu kadar iyi arabalar yapan bir marka uçak yapsaydı nasıl bir uçak yapardı? Ben az çok tahmin edebiliyorum. Müzede aynı zamanda 1944’te üretilen BMW’nin yaptığı bir uçak moturu da sergilenmekte…
Bmw bu müze ile dünyanın bir çok yerinden binlerce misafir çekmektedir.
Evet arkadaşlar, Münih’te gezilecek, hatta Münih’te fakat şehrin biraz dışında gezilecek yüzlerce yeri var. Ben kendi gezdiklerimi sizlere yazmaya çalıştım. Şunu söylemeliyim ki; Münih Bana aslında bildiğim bir şeyin, bildiğimden ne kadar çok daha önemli olduğunu öğretti.
“Kültürel mirasa sahip olmak çok önemli. Fakat bunu koruyup sahip çıkmak ve yaşatmak ise çok daha önemli ve değerli…”
Umarım Münih’e gezmeye gidecek olan arkadaşlarım için faydalı bir yazı olmuştur.
Eğer Münih tatili planlıyorsanız ve öncesinde bu yazıyı okuyorsanız, kafanızdaki soruları buraya yorum olarak yazabilir veya bana mail atabilirsiniz arkadaşlar…
Münih tatil planınız var ve hala bir pasaportunuz yok ve nereden başlayacağını bilmeyen arkadaşlarım için hazırladığım pasaport türleri ile ilgili yazıma buradan ulaşabilir, pasaportunuz var fakat bir Almanya Schengen Vizeniz veya Almaya Turistik Vizesi ne sahip değilseniz, buradan başvuru şartları veya koşullarına ulaşabilirsiniz.
İSTANBUL VİZE DANIŞMANI - Almanya Vize Danışmanı
Almanya turistik vizesi veya Almanya Schengen vizesi almak için bir danışman arıyorsanız, yüksek onay oranlarına sahip, İstanbulun önde gelen Vize Danışmanları arasında olan HGY Vize Danışmanlık’ı arayabilir, bir vize danışmanlığı hizmeti alabilirsiniz. Vize başvurularınızı kendiniz yapabileceğiniz gibi, danışman ile de çalışabilirsiniz. Neden bir Vize Danışmanı ile çalışmalıyım? Diye soruyorsanız, bununla ilgili yazımı buraya tıklayarak okuyabilirsiniz.
İstanbul Vize Danışmanı denince akla gelen firma olmaktan gurur duyuyoruz…
Sağlıklı ve bol seyahatli günler dilerim.