Berlin Gezi Rehberiniz

BERLİN GEZİ REHBERİ
Selamlar Arkadaşlar
Daha önceki yazılarımda, Avrupa’nın gezilip görülebileceği yerleri ile ilgili bir yazı serisi yazmaya başlayacağımı belirtmiştim. Serinin ilk yazısına, benim de çok beğendiğim ve Avrupa’ya gitmek isteyen tüm dostlarıma gitmelerini tavsiye ettiğim, Almanya’nın başkenti ve en büyük şehri olması yanı sıra Avrupa’nın kültürel, siyasi ve ekonomik en önemli merkezi olan Berlin’den başlamak istedim. Bu kadar büyük bir şehir olup, turistik bölgelerin şehrin içinde olması Berlin’e gidecek herkes için büyük bir avantaj. Almanya Schengen Vize'niz bu avantajlı şehri gezme şansı vermektedir.
Berlin’ gittiğinizde çocukluğunuzdan beri alışık olduğunuz lezzetleri bulamayacağını düşünenlere kesinlikle endişelenmemeleri gerektiğini söyleyebilirim. Berlin’de yaşayan Müslümanların çoğunluğunu Türk’ler oluşturmakta olup, Türk nüfusunun yoğun olduğu yerlerde, özellikle Kreuzberg’te kendilerine ait kahvehaneler, Türk restoranları, Türk berberleri ve Türk marketleri görebilirsiniz. Nasıl yani yine mi Türkiye’deyim dedirtebilecek kadar Türkleşmiş bir yer diyebilirim. Şunu da belirtmeden geçmemeliyimki; Berlin’nin renksiz renkliliği ve buram buram sanat kokan bohem yapısı içerisinde bizlere ait olan kültürümüzü görmek, hissetmek ayrı bir mutluluk sebebi diyebilirim.
Konu Almanya olduğunda Havaalanında indiğiniz andan itibaren çok fazla Türk vatandaşın orada çalıştığını görmek, zaman zaman sizleri güvende ve yalnız olmadığınızı hissetmenizi sağlayacaktır.
Yazıma başlamadan önce, Berlin’e veya Almanya’nın başka bir şehrine gitme planı yapıyorsanız ve bu plan sadece burada okuyup gördükleriniz ile sınırlı kalmasın istiyorsanız, Almanya turistik vizesi’ne sahip olmanız gerektiğini söylemeliyim. Almanya’dan, Almanya Schengen vize almak istiyor ve koşullarının ne olduğunu bilmiyorsanız, Almanya Turistik Vize adlı sayfamızdan detayları öğrenebilir, dilerseniz vize danışmanı denildiğinde İstanbul’da ilk akla gelen ve yüksek onay oranlarına ulaşan İstanbul Vize Danışmanı olan HGY Vize Danışmanlık’ı arayabilir, bir Almanya Vize Uzmanı ile görüşme talep edebilirsiniz.
BERLİN GEZİ REHBERİ
Almanya turistik vizenizi aldıysanız, harika bir Berlin tatili yapmayı hakettiniz demektir.Berlin denince elbette aklımıza Avrupa’nın en büyük şehirlerinden biri gelir. İstanbul, İzmir gibi bir metropolden gidecek olanlar, biz buna alışığız zaten diyeceklerdir ama, bu kadar büyük ve kalabalık bir şehir olmasına rağmen, trafikte korna sesi duymamak, o kalabalığa rağmen bağırış sesleri duymamak, şehrin ortasındaki ormanın doğallığına kesinlikle dokunulmamış, hatta ormanının içinde yürürken bile Almanya’nın ne kadar düzenli bir ülke olduğunu, Alman Disiplinini hissettiriyor. Tüm bunların yanına tarihi dokusu ve zenginliği, kültür sanat kokan caddeleri ve mimarisini de eklediğinizde tadından yenmez bir ülke olduğunu söyleyebilirim.
BERLİN’DE ŞEHİR İÇİ ULAŞIM

Almanya uçuşunuzda Berlin’e gidecekseniz Branderburg havaalanında iner inmez yapmanız gereken ilk şey; Pasaport kontrolünden geçtikten hemen sonra, orada bir çok yerde ücretsiz olarak verilen, tüm şehir içi ve şehirler arası metro ve otobüs hattını oldukça anlaşılır kılan bir harita edinmenizdir. En son 2022 Ocak ayında gittiğimde benimde ilk yaptığım bu olmuştu. Hatta o fotoğrafı da buraya ekliyorum. Avrupa’nın neresine giderseniz gidin özellikle Almanya gibi çok düzenli olan ülkelerin metro ve ulaşım hatlarının çok geniş olduğunu görecek; “Ben burada yaşasaydım kesinlikle araba kullanmazdım, hatta bir bisiklet alır onunla işe gider gelirdim.” Diyecekseniz. Özellikle benim gibi, araba kullanmayı sevmeyen fakat mecburiyetten dolayı yaşadığı şehirde araba kullanan biri iseniz… Büyük şehirlerin en büyük sorununun trafik olduğunun “yalan bu, bizi kandırmışlar” dedirten şehirdir Berlin. Neden mi? Çünkü kesinlikle trafik yok… Yer altından giden trenler “S Bahn” ve “U Bahn” ları kullanarak tüm şehri çok hızlı bir şekilde gezebilirsiniz. Bilet sistemleri de; Günlük, haftalık ve aylık biletler olarak değişiyor. Seyahat planınıza göre en uygun olan bileti, bilet makinelerinden nakit veya kredi kartınız ile satın alabilirsiniz. Bu arada unutmadan belirtmeliyim ki; Bilet makinelerinde Türkçe menü’yü seçerek biletlerinizi alabilirsiniz. Almanca veya İngilizce bilmek zorunda değilsiniz.
“Berlin Pass” diye online alınan bir bilet var ki, bu bilet ile hem ulaşımınız kullanabiliyor, hem de bir çok müzeye ücretsiz veya bazı müzelere indirimli olarak girebiliyorsunuz. Berlin'de şehir içi ulaşım'a 10 üzerinden 10 tam puanı verebilirim.
Berlin Gezi Rehberinizde, bu bilgileri önden sizlere anlatmak istedim ki, oraya gittiğinizde, bunu neden bize anlatmamıştın diye bana mail atmayın. Ama harika anı fotoğraflarınıza, İnstagram’da ve diğer sosyal medya hesaplarımızdan beni de etiketlemen mutlu edecektir.
BERLİN’DE NEREDE KALABİLİRİM?

Berlin’de birçok yerde hosteller, hoteller ve moteller görebilirsiniz arkadaşlar. Benim size tavsiyem, seyahat amacınıza göre bir yerde kalmanız. Bu ne demek oluyor açıklayayım. Berlin’de Kreuzberg’te kalıyorsanız, şehir tam olarak ayaklarınızın altındadır. Kreuzberg, Berlin’in en hareketli, gece hayatının da renkli geçtiği bölgelerinden biridir. Diğer tavsiye edebileceğim yer ise, Warschauer Straße diyebilirim. Warschauer Straße turistik yerlere daha yakın olmakla beraber sosyal hayat Kreuzberg’e göre daha durgundur. Amacınız sadece turisstik yerleri gezmek ise, Warschauer Straße’ı, hayır ben turistik yerleri de gezip renkli Berlin gece hayatını da yaşamak istiyorum derseniz Kreuzberg’i de tercih edebilirsiniz. Ben son gittiğimde şehrin merkezi bölgelerinden biri olan Halensee’de kalmıştım ve her yere çok yakın olduğunu söyleyebilirim. Zaten şehirde ulaşım sıkıntısı olmadığı için kendinize konaklama konusunda bir Amaç-Fiyat politikası belirlemeniz gerekir.
BERLİN’DE NE YİYEBİLİRİM?

Yazımda restoran veya cafe ismi vermek istemediğim için, genel şeylerden bahsetmeyi tercih ediyorum.
Kahvaltı konusunda her gün farklı mekanlarda kahvaltı yaparsanız, daha önce tatmadığınız birçok şey yiyebilmeniz mümkün. Berlin’in yeme içme kültürü bizimkinden çok ta uzak sayılmaz fakat seçtiğiniz sandviçlerin içeriklerine dikkat etmenizi tavsiye ederim. Almanlar kahvaltı sandviçlerinde tatlı veya tatlımsı soslar kullanmayı seviyorlar. Şunu itiraf etmeliyim ki; Orada aç kalmanız nerede imkansız. Hatta bir sandviç sizi saatlerce tok tutabilecek kadar büyük ve içerik anlamında zengin hazırlanmaktadır.
Kahvaltıda Almanlar kahve kültürüne bizden daha alışıklar tabii. Ama kahvaltı edeceğiniz her yerde siyah çay (sallama da olsa) var.
Öğle ve akşam yemekleri için de endişelenmenize gerek yok. Harika grill’ler yapan birçok restoran mevcut. İngilizce veya Almanca bilmiyorsanız, yemek siparişi verirken domuz yemek istemediğinizi söyleyebilecek kadar dil bilginizin olması önemli. Malumunuz biz Müslüman toplumlar domuz yemezken, Almanlar oldukça seviyorlar. Özellikle Kreuzberg’te sokakta yürürken birçok dönerci ve kebapçıya rastlamanız mümkün. İçeri girerken Türkçe selam vermeniz bile sorun değil, muhtemelen işletmeci ve çalışanları da Türk.
Berlin Gezi Rehberinizde şehir ile alakalı bilmeniz gereken bir çok bilgiyi sizle paylaştım arkadaşlar. Sırada ne var? Tabii ki Berlin’e asıl gidiş amacınız olan, Berlin’in gezilip görülebilecek tarihi mekanları.
BERLİN’DE GEZİLECEK YERLER
Berlin gezi rehberiniz yazımın başında da üstünkörü belirttiğim gibi; Tarihi ve kültürel yerleri, müzeleri ve kafeleri ile bol bol gezebileceğiniz, oldukça hareketli bir şehirdir. Avrupa ülkelerinin bir çok şehirlerine kıyasla Berlin akşamları da oldukça hareketli ve renklidir. Şunu söyleyebilirim ki; Berlin’de kalabildiğiniz gün boyunca gece gündüz hiç boş vaktinizin olmayacağı, otelinize veya hostelinize sadece çok yorulduğunuz için döneceksiniz. Berlin’i hakkıyla gezip tozmak için minimum 5 gününüzü ayırmanız ve iyi bir plan yapmanız gerekmekte olduğunu düşünüyorum.
Berlin Gezi rotanız (benim tavsiye deceklerim) genelde Kreuzberg, Mitte, Tiergarten, Charlottenburg, Friedrichshain ve Prenzlauer Berg bölgelerinde olacaktır. Turistik yerler, yemyeşil parklar ve harika kahveler içebileceğiniz, aynı zamanda alışverişte yapabileceğiniz bu noktaları haritalarınızda hemen işaretleyebilirsiniz.
Gezilecek yerler bölümünü; Sırf yazdım bitti demek için yada siz gidin sırf sosyal medyanıza yüklemek için fotoğraf çekin diye değil, buraların tarihteki yerleri ve önemlerini de bilmeniz gerektiği kadar detaylı anlatacağım arkadaşlar. Dilerseniz ilginizi çeken turistik yerlerin daha detaylı araştırmasını yapabilirsiniz. Fakat emin olun bu yazımdaki açıklamalar Berlin’i anlamanız için oldukça yeterli olacaktır.
Öyleyse Berlin’de gezilecek yerler listemize başlıyoruz. Ne duruyorsun? Spor ayakkabılarını giy ve gel gezmeye başlayalım. Hatta dilersen termosunu da yanına alabilirsin…
BERLİN DUVARI

Berlin gezinizin ilk durağı olarak dünya tarihinde bir bakıma önemli, bir bakıma da utanç verici olan hatta ismine aynı zamanda “Utanç Duvarı” da denilen Berlin Duvarı olmalı. Peki nedir bu duvarın tarihteki yeri? Yada Berlin Duvarı’nı utanç duvarı yapan şey nedir?
İkinci Dünya Savaşı’nı kaybeden Almanya, 1945 Haziran’ında Abd, Fransa, İngiltere ve Sovyetler Birliği (SSCB) tarafından dörde bölündü.
Bir tarafta aynı ideolojiye sahip olan Batı ittifakı Federal Almanya Cumhuriyeti’ni (Batı Almanya) kurdu. O dönem komünizmi savunan Sovyetler Birliği de kendi etkili olduğu bölgede Demokratik Almanya Cumhuriyeti (Doğu Almanya-DDR) kurdu.
Doğu Almanya, Batı Almanyaya göre; Ekonomisi sosyalizme dayanan ve otoriter siyasi yönetimi benimseyen Doğu Almanya çok gelişemedi.
Aradan birkaç sene geçti ve ekonomik refah seviyesi yüksek hale gelen Batı Almanya’ya kaçışlar başladı. 1941 işe 1961 yılları arasında eğitimli ve kalifiye yetişmiş 3 milyondan fazla gençlerin Doğu Almanya’dan Batı Almanya’ya göç ettiği söylenmektedir.
Doğu Almanya Cumhuriyeti (DDR), Doğu Almanya’da yaşayan insanların Batı Almanya’ya göç etmesini önlemek için uzunluğu 155 km olan, tarihe büyük bir “Utanç Duvarı” ismi ile anılacak olan Berlin Duvarı’nın inşasına başladı.
Buna rağmen Doğu Almanya’ya geçmek isteyen insanlar sırf Batı Almanya’ya geçebilmek için tüneller açtılar, ev yapımı balonlar ile geçmeye çalıştılar. Bu geçişler sırasında bir çok insan kasıtlı yada kasıtsız hayatlarını kaybettiler. Hayatını kaybeden insanların sayısı net olarak bilinmemek ile beraber, ZZF (Yakın Çağ Tarihi Merkezi)’ne göre en az 140 kişi yaşamını yitirmiştir. Bu ölen insanların bir kısmı kaçma sırasında vurularak, bir kısmı kaçma sırasında kaza ile, bir kısmı da başaramadıkları için intihar etmişlerdir.
Gorbaçov’un 1980’lerin ortasından itibaren başladığı bir takım politikalar Komünist Partinin yerel yönetimler üzerindeki etkisini azalttı. Avrupa’nın en önemli dönüm noktalarından biri olarak sayılan, 1989’da Sovyet rejimler kendisini demokratik hükümetlere bıraktı.
Gorbaçov yönetimindeki Sovyetler Birliği Hükümeti, Avrupa’da kontörlünde olan küçük devletlerde yapılan devrimlere müdahale etmedi ve Doğu Almanya’da insanlar sokaklara döküldü. Özgürlükleri için sokaklara dökülen bu insanların önünde Bir Berlin Duvarı durabilir miydi? Hiç sanmıyorum…
Gorbaçov, Doğu Almanya’yı ziyaret etti ve ardından 9 Kasım 1989’da Doğu Almanya, seyahat düzenlemesi yaptıklarını açıkladı...
Bu açıklamayı izleyen binlerce insan, sınırın her iki tarafına ellerinde çekiçler ile akın edip duvarı yıkmaya başladı…
Berlin Duvarı’nı görmeye gittiğinizde; “Özgürlüğün önünde hiçbir engel duramaz, duramadı da…” cümlemi hatırlamanızı isterim.
İlk 24 saat içerisinde Doğu Almanya’dan Batı Almanya’ya yaklaşık 100.000 kişi geçtiği kayıtlarda açıklanmaktadır. Ardından Batı Alman Şansölyesi Helmut Kohl, “Biz tek bir milletiz.” Açıklamasında bulundu…
Almanya’da gezeceğiniz yerler sadece fotoğraf çekinmeniz için değil, Almanya üzerinden dünya tarih bilginizi ve entelektüel birikiminizi de artıracak olması dolayısı ile önemlidir.
Brandenburger Tor (Brandenburg Kapısı)

Berlin’in hatta Almanya’nın ana simgelerinden ulan Brandenburg Kapısı, Ebertsrasse Caddesi’nden çıkıp, anıt mezarı arkanıza alıp sola doğru ilerlediğinizde olanca heybeti ile karşınıza çıkacaktır. Atina’daki Akropol’ün girişindeki geçitten esinle tasarlanan ve 1788-1791 yılları arasında inşa edilen yapı, Carl Gotthard Langhasn tarından inşa edilmiş olup, zamanında şehrin giriş kapısı görevindeymiş. 26 metre uzunluğunda olan bu dev yapıyı, Berlin’in eski ve yeni tüm fotoğraflarında görmeniz mümkün. Neden derseniz 2. Dünya savaşında bile hiçbir zarar görmemeyi başarmıştır. 1971 ‘de sadece kraliyet ailesinin geçişi için yapılan bu kapı halka açık değilmiş ancak Berlin Duvarı yıkılıp şehir birleşince bu kapı halka da açılmış, birleşmenin, özgürlüğün ve barışın bir simgesi haline gelmiştir. Gece gündüz, yaz kış demeden günün her saatinde bu kapıda fotoğraf çekinen insanları görmeniz mümkündür. Bu kapının çevresinde ve yakınlarında gidebileceğiniz çok fazla turistik yapı vardır. Öyleyse devam edelim.
Berliner Fernsehtum (Berlin Tv Kulesi)

Alexanderplatz; Berlin’in en ünlü ve işlek meydanlarından biridir. Mitte bölgesinin ve şehrin ulaşım ağının merkezidir. Alexanderplatz’a gelip şehir merkezinde bir yorgunluk kahvesi içtikten sonra görmeniz gereken ilk yer, Berlin Tv kulesi olacaktır. Berlin’in en iyi fotoğraf çekileceğiniz yeri olan Tv Kulesi, 360 derece manzarasını sunan gözlem evi ile oldukça popüler. Avrupa’daki bir çok kule gibi bu kulede de yemek yiyebileceğiniz veya bir şeyler içebileceğiniz restorantlar var. Bütçe sıkıntısı olmayanlar için unutulmayacak bir deneyim olacak bir akşam yemeği yiyebilirsiniz. Fiyatlarına bakmayı unutmayın ama…

Berliner Dom (Berlin Katedrali)
Barok stil ile 1700’lerde yapılmış olan yapıya zamanla neo-klasik ve neo-barok stillerde eklemeler yapılmış. Görebileceğiniz ve görmeye değer en iyi katedrallerden biri olduğunu düşündüğüm Berlin Katedrali’nin içini gezebiliyorsunuz. Belli bir bölüme kadar ücretsiz gezebiliyorken, devamını gezebilmeniz hatta kubbenin olduğu terasa çıkabilmeniz için bilet almanız gereklidir. Berlin Katedrali’nin kubbesindeki teras, Berlin’in en güzel manzaralarından olarak kabul edilir. Giderseniz kesinlikle kubbeye çıkıp, oradan Berlin’i izleyip fotoğraf çekinmelisiniz.
Müzeler Adası

Sanat ile ilgili misinizdir? Öncelikle bunu sormalıyım. Çünkü Berlin’in en çok seveceğiniz yeri olduğunu düşündüğüm yer Müzeler Adası’dır. Burası, sanat severlerin cazibe merkezlerinden biridir.
İçinde birden fazla müze olan bu kompleksi gezmek için en az 3 4 saatinizi ayırmalısınız. Müzelerin girişleri ücretli olduğu için tüm müzelere giriş yapabileceğiniz tek bir kombine bilet daha ucuza geliyor. Birbirinden kaliteli ve özel eserlere ev sahipliği yapan yüzlerce eseri burada görmek mümkün.
Bu müzeler kompleksinde; Pergamon Müzesi, Bode Müzesi, Neues Müzesi, Altes Müzesi ve Alte Nationalgalerie bulunmaktadır.
Berlin’e her gün gitmiyorsunuz değil mi? Öyleyse burayı görmeden dönmeyin…

Reichstag (Almanya Meclis Binası)
Görmeden geri dönmenizi istemediğim bir diğer yer ise; Almanya Parlementosuna hala hizmet vermeye devam eden Almanya Meclis Binası’dır. Neo-Barok yapı tarzı ile dikkat çeken Almanya Meclis Binası, 1894 yılından kalma, bir kısmı ziyaretçilere müze olarak açıktır. Nazi Almanya’sı zamanında çıkan yangından dolayı pek kullanılamamış olan yapı, Berlin Duvarı yıkıldıktan sonra barışın ve birliğin sembolü olarak kullanılmaya başlanmıştır. Reichstag’ın girişi ücretsiz olup, girerken ciddi bir üst baş araması yapılmaktadır.
Tiergarten

Brandenburg Kapısına yürüme mesafesinde olan park şehrin en güzel parkıdır diyebilirim. İçeri girdiğiniz anda şehri başka bir dünyada bıraktığınız hissine kapılıyorsunuz. Park, yürüyüş ve koşu yapmak için oldukça ideal bir yer ki zaten girdiğinizde koşu ve yürüyüş yapan insanları görürsünüz. Bu park, Berlin’in göbeğinde olduğu için görmenizi tavsiye ettiğim yerlerden biridir. Hemen yakınında Zoologischer Garten isimli bir hayvanat bahçesi vardır. Çocuklarınız ile gittiyseniz veya hayvanlara ilgiliniz var ise, aklınızda burası da bulunsun derim.

Katledilen Avrupalı Yahudiler Anıtı
Holokost olarak da bilinen ve Berlin’in önemli turistik yerlerinden biri olarak kabul edilen “Katledilen Avrupalı Yahudiler Anıtı”, şehirde hayatını kaybeden Yahudilere adanmıştır. Brandenburg Kapısı’nden yürüme mesafesinde olan bu anıt; 2711 beton bloktan oluşmaktadır. Eskiden “Berlin ölüm şeridi olarak da biliniyor. İçerisinde oldukça ilginç eserlere ev sahipliği bir galeriye sahip. Galeride, Yahudi soykırımı kurbanları hakkında mektuplar, biyografiler var.

Alexanderplatz
Berlin’in en işlek, en ünlü, kalbinin attığı yer olarak bilinir. Alexanderplatz’da birbirinden farklı cafeler, restoranlar, mağazalar mevcuttur. Bir çok turistik mekan, buranın yakın çevresindedir. Aradığınız her şeyi bulabileceğiniz bir yerdir.
Ayrıca bu meydan, konaklayabileceğiniz birbirinden farklı seçenekleri de sizlere sunuyor. Burada konaklarsanız, yürüyerek bile bir çok turistik yere ulaşma imkanınız vardır.

Checkpoint Charlie (Çarli Kontrol Noktası)
Zamanında Berlin Duvarı yıkılmadan önce, az sayıda da olsa bazen geçişlere izin veriliyormuş. Bu geçişlerin olduğu kontrol noktalarından bir tanesi. Şuan yüksek binaların arasında dikkat çekmese de isteyenler gidip fotoğraf çektirebiliyor.

Kaiser Wilhelm Gedächtniskirche (Kaiser Wilhelm Anıt Kilisesi)
2. Dünya savaşında bir kısmının yıkılmış olması ve bu haliyle hala muhafaza ediyor oldukları bu büyük ve görkemli yapıt ta görülmeye değer yerlerden bir tanesi. Yıkık kilise de olarak bilinen yapı, aynı zamanda bir anıt kilisedir. 1943 te ikinci dünya savaşı sırasında gördüğü hasarı tamir etmeden bu şekilde muhafaza etmelerinin sebebi, savaş döneminin unutulmaması adına imiş. Bu yüzden Berlin için bir anıt niteliğinde olan bir kilisedir.

Gendarmenmarkt
Berlin’in bir başka önemli meydanı olan Gendarmenmarkt, Berlin’de görülebilecek en değerli yerler arasında. Meydanda tarihi ve güzel mimari yapıları vardır. 17 yy.da mimar Johann Arnold Nering tarafından yapılan bu meydan, Alman ve Fransız kiliseleri ile ünlü. Tüm kiliseler, tam bir mimari ustalık eseri olup, hepsinde birbirinden farklı kubbeler vardır. Tamamı görülmeye değer yapılardır. Yazın birçok konserin de yapıldığı bu meydanda, kışın görebileceğiniz heykeller de mevcut olup, barok mimarisi ile dikkat çeken Berlin Konser Salonu’nu da burada görmeniz mümkün. Kışın Noel zamanı burada iseniz ve Noel ruhunu seviyorsanız, geleceğiniz ilk yer de burası olabilir diye düşünüyorum.

Charlottenburg Sarayı
İmparatorluk Hollenzollerin ailesinin yazlık evi olarak kullanılmış olan Charlottenburg Sarayı, Berlin’in gezilip görülmeye değer nadide yerlerinden bir tanesi. Ortalama gezmek için gününüzün yarısını ayırmanız gereken bu saray, Paris’teki Versay Sarayı’na karşılık 1695 yılında inşa edilmiş. Sarayın içerisine girdiğinizde yine aynı şeyi söyelemeliyimki; Sanat ile ilgili iseniz, birbirinden değerli sanat eserlerine ev sahipliği yaptığını göreceksiniz.

Potsdamer Platz
Amerika’ya gidenler New York’ta bulunan Time Meydanını bilirler. Potsdamer Platz’da Berlin’in Times meydanı olarak bilinir. Meydan, Tiergarten Parkı’na yürüyüş mesafesindedir.
Berlin’i eğlenceli gece hayatı için tercih eden turistlerin uğrak mekanı diyebiliriz. Burada bir çok alışveriş merkezi, gece kulübü, ve ünlü barlar bulunmaktadır. Ayrıca aileniz ve çocuklarınız ile geldiyseniz ve Legoland’ı görmek istiyorsanız, Potsdamer Platz’a kesinlikle uğramalısınız. Şehrin en şık ve en pahalı restoranlarının burada olduğunu söylemeli, yemek yemeden önce menüye göz atmanızı tavsiye ederim.

Berlin Zafer Sütunu
Şehrin bir çok yerinden görebildiğiniz, oldukça yüksek bir yapı olan Berlin Zafer Sütununa ulaşabilmek için saatlerce yürüdüğümü bilirim. Meğer olduğumuz yerden pekte yakında değilmiş. Tarihi anıtlar ilginizi çekiyorsa, illaki Berlin’de bu yazdığım yerlere giderken gözünüze çarpacaktır. Berlin’in en çok fotoğraflanan yerlerinden biri olan sütun; 1864 Danimarka- Prusya Savaşı’nda Danimarka’nın yenilgisinden sonra yapılmış. 51 metre yüksekliğinde olan bu sütun, cüzi bir ücret ödeyerek çıkabileceğiniz bir gözlem yeri de var. Merdiven basamakları ile aranız iyi değilse uzak durun derim. Çünkü 285 basamaktan oluşan spiral merdivenler mevcut. Unutmadan şunu da söylemeliyim ki; 35 ton ağırlığındaki sütunun üzerine koyulmuş olan 8 metrelik Victoria Heykeli, Avusturya ve Fransa zaferlerinden sonra eklenmiş. Kim ne derse desin bu melek, benim unutamayacağım ve dünyanın üzerinde konulmuş en değerli melektir…

Treptower Parkı ve Sovyet Savaş Anıtı
Spree Nehri’nin yanında, şehrin başka bir bol yeşillikli alanı olan Treptower Parkı, gençlerin çimler üzerinde oturup sohbet ettiği, yazları kenarında yürüyüş yapılabilen 4 km’lik bir yürüyüş yolu bulunan bir yerdir. Fakat bilinçli turistlerin özellikle gelmek istediği önemli bir yerdir. Çünkü 1884 yılında 84 hektarlık bir alana kurulmuş olan bu Treptower Parkına, savaşta ölen 80.000 sovyet askeri için muazzam bir anıt ve mezarlık inşaa edilmiştir. Parkın güzelliği, yeşilliği, temiz havasının yanı sıra görülmeye en değer yerlerden biri, bu Sovyet Savaş Anıtı’dır.
BERLİN'DE GEZİLECEK DİĞER YERLER
Berlin Gezi Rehberi yazımın sonuna geldim arkadaşlar. Daha gidilip görülecek başka noktalarda var tabiiki. Öncelikle kendi gezip gördüğüm yerlerini sizlere anlatmak benim için daha kıymetli. Benim gitmediğim fakat bir sonraki Berlin seyahatimde göreceğim yerleri şu şekilde sıralayabilirim. Topography of Terror (Terörün Topografyası), Alte Nationalgalerie (Eski ulusal galeri), Sony Center, Preznzlauer Berg, Oberbaum Köprüsü ve Sarı Tren, Rotes Rathaus
Mauerpark, Berlin Botanik Bahçesi, Berlin Story Bunker, Markthalles IX, Müggelsee, Boros Foundation (Sammlung Boros), Tempelhofer Feld, German Historical Museum (Alman Tarih Müzesi), Berlin Yahudi Müzesi, German Museum Of Technology (Alman teknoloji müzesi), Hackescher Markt, Panoramapunkt Berlin, Garten der Welt, Kurfürstendamm Street, Hackesche Höfe, Tranenpalast (Palace of Tears), Berlin Olimpiyat Stadyumu, Kaufhaus des Westens, Konzerthaus Berlin, Spandau Citadel 'dir.
Berlin Gezi Rehberiniz adlı, sizler için hazırladığım yazımda Berlin’e uçaktan indiğiniz andan itibaren işinize yarayacak bilgiler ile beraber, Berlin’in dünya tarihindeki yerini almış önemli tarihi ve kültürel mirası olan bir çok yerini sizler için yazdım arkadaşlar. Umarım okurken keyif alır, şimdiden gitmek isteyeceğiniz yerler ile ilgili fikirlerinizi not almışsınızdır.
Berlin’e turistik bir gezi yapmak istiyorsanız ve Almanya Vizesi veya Almanya Schengen Vize sahibi olmanız gerekmektedir. Almanya Schengen Vize sayfamızdan başvuru koşulları ve Almanya Vizesi için gerekli evrak listesine göz atabilirsiniz.
Fakat Umuma Mahsus (bordo) pasaport yerine hususi (yeşil) pasaport, Hizmet(gri) pasaport veya diplomatik(siyah) pasaporta sahipseniz, vizesiz olarak seyahat edebilirsiniz. Bu pasaport türlerinin neler olduğu ve seyahatlerinizde size sundukları ayrıcalıkları öğrenmek için sizler için yazdığım; "PASAPORT TÜRLERİ NELERDİR?" adlı makalemi okuyabilirsiniz.
Almanya Vize’niz için bir danışman ile çalışmak isterseniz, İstanbul Vize Danışmanlığı denildiğinde akla ilk gelen Vize Firması olan HGY Vize Danışmanlık’ı arayabilir, bir Almanya Vize Uzmanı ile görüşebilirsiniz.
Diğer yazılarımı okumak isterseniz, her yeni yazımda size bildirim gelebilmesi için siteye mail adresiniz ile üye olabilir, sosyal medya hesaplarımızdan bizler takip edebilirsiniz.
Sağlıklı Günler Dilerim…